02 January 2015

2015'e Taptaze Başlangıç

Aslında yıllardır yazıyorum ama kafamda...En son blog yazımın üzerinden tam 4 yıl geçmiş. 2015'i bahane edip yeniden başlayayım dedim ama bu iş ilham işi; gelmedikçe olmuyor. Hazır ilham perisi gelmişken yeniden başlayayım :) Benim için 2014'ün geniş özeti; soran dostlar için 2015'e güzel bir motivasyon olsun diye yıllar sonranın ilk paylaşımı "OOO Süper! Peki Nasıl Zayıfladın?" sorusunun cevabı.

Benimki zayıflamak değil sağlıklı yaşama "yeniden merhaba" demekti. Hedefim sıkıcı ve sert bir diyet değil uzun sürede ne yiyeceğini öğrenerek ideal kiloma kavuşmaktı... Bu bir süreç... O nedenle hemen bir parantez açayım: Hala bilimsel olarak ideale kavuşabilmiş değilim ama ruhen gerçekten fena hissetmiyorum. :)

Ne yedin de zayıfladın sorusu bende değil doktorunuzun, diyetisyeninizin önerilerinde olacak ama benim kendi kendimle mücadele ettiğim, çoğu kez Pazartesi başlayıp Salı günü bozmama neden olan şeylerden feyz alarak "nereden, nasıl başlayayım?" diyenlere önerilerimi paylaşmak isterim:

- Farkındalık/ Son aylarda inanılmaz kilo aldığımı hissediyordum ama bunu duymak işe yaradı. Nasıl mı? 2014'ün Anneler Günü'ydü. Kahvaltıya gittiğimiz mekanda garson arkadaş bana "sizinki de eli kulağında; anne sayılırsınız artık" deyip çiçek hediye edince garson yerine kendime kızmakla başladı her şey. "Ne densiz bir adam" demek yerine adama kibarca teşekkür ettim kafamda milyonlarca ışık yanarak!

- Takım Oyunu / Bu işi duygusal bağlarla bilimsel yönetmek en doğrusu. "Vucudunuzda neler oluyor"u anlayabileceğiniz bir kan testi için önce bir endokrin ve/veya dahiliye uzmanına görünüp onların mevcut durumunuzla ilgili tavsiyeleri üzerinden işe bir diyetisyenle devam etmek en önemlisi. Diyetisyen önemli ( Uzm. Dyt. Yasemin Batmaca'ya defalarca teşekkürler) ama sizin onun tavsiyelerinizi düzenli almanız ve uymanız "killer"...

- Kararlılık ve Hedef Koyma/ Günlerden 26 Mayıs Pazartesiydi ama tamamen denk geldi. İş kafada biter. Bir değişiklik yapıp bugün başlayın! :) Ve diyetisyeninizle mutlaka bir hedef ve ucuna da zaman planı koyun. Üstüne motivasyon olsun diye bir ödül sponsoru bulun. Eşiniz, sevgiliniz, anneniz, oğlunuz, kızınız, çok yakın arkadaşınız... Sizi sürekli motive edip aktivitelerinize eşlik edebilecek, sizi sürekli motive edebilecek, gerektiğinde birlikte yemeyecek, yediğinizde "dur bakalım" diyebilecek... Ben her verdiğim 1 kg için 1000 mil hedefiyle sponsorumdan 10.000 Avrupa seyahati, 15.000 mile Amerika seyahati istedim. Şimdi Amerika benim ama bu yıl için milleri çoğaltıp 20.000 ile Maldivler ya da Arjantin hayali içindeyim :)

- Odaklanma/ Bu iş odaklanma işi...Aynen başarmak istediğiniz bir proje gibi... Çalmak istediğiniz bir müzik aleti, almak istediğiniz bir araba, öğrenmek istediğiniz yeni bir dil gibi... Benim için bir dil gibi; zor ama hafif konuşmaya başlayıp güzelliklerini keşfettiğinizde daha da motive olup içine giriyorsunuz konunun. Elbette en önemlisi diyetisyeninizin söylediklerine, listeye uymanız ve onunla her şeyi dürüstçe paylaşmanız :) Özellikle de daha önce yemeye alışkın olmadığınız farklı tatlar içeren bir listeniz varsa... Alışveriş etmesi, yemeklerin hazırlanışı, garsona "bak sadece 1 kaşık zeytinyağı" diye uyarması, tatması ve tüm bunları sürekli yapmaya alışması bir süreç... Örneğin benim gibi çoğu sabahı bir Starbucks kahvesi geçiştiren biriyseniz sabah kalkar kalkmaz 2 kuru erik yiyip bol su içmek başlangıçta çok zor gelebilir. Naaptım? Alarm kurdum; bir uyanmak ve bir de erik için. ( Kuru erik yerine kuru kayısı da olur :) Hemen bir ipucu verelim o zaman? Sabah sabah arabayı çalıştırıp motoru ısıtmak misali ilk uyandığınızda vücuda yemek var; çalış sinyali vermek önemli.

- Az Az, Sık Sık/ Bunu defalarca söylemişlerdir; ben de pek inanmazdım. Hem doymayacağımı düşünür hem de yapmak çok zor gelirdi. Toplantı arasında nasıl yiyeceğimi düşünür, benim tuvalete gidecek vaktim yok vs. vs. derdim Bahane üretmek istersek çok... Bir öncedeki maddedeki gibi bunu bir iş gibi kabul edip odaklanarak sabırla her sabah ya da akşamdan günlük yemek çıkınını hazırlamak önemli. Yani klasik kahvaltı, öğle yemeği gibi öğünlerin yanısıra asıl konu - bir çoğumuzun yapamadığı için kilo aldığı- ara öğünler. Aslında zor değil; en önemlileri zaten kuruyemiş... Haftada/15te bir alışveriş etseniz çekmecenize koysanız yeter. Tabi avuç avuç yerine sayarak yemek şart. Hem daha tatlı oluyor. Yavaş yavaş keyfine vara vara :) 5 badem / 1 ceviz / 10 fındık - Seç beğen al. Duruma göre meyve, ayran ya da akşama doğru kepekli tost da kaymaklı ara öğünlerden vb. Tamamen diyetisyeninizin önereceği şekilde tükentin ama sanırım onun için de sorun olmayacak bir şey var ki "salatalık"... Bildiğimiz çengelköy bademi; küçük, yeşil ve diyetteyken pek sevimli geliyor; pek tok tutuyor. :)İçimde salatalık ağacı çıkacak diye korkuyordu karşımda oturan arkadaş. Dahası mı? Ara öğün kaçacak diye az dolmuşta ananas yiyip, toplantı sırasında salatalık kokusu duyulmasın diye kasmadım :) Ama değiyor inanın!

- Su mucize!/ Su ve sulu her şey bir mucize diyetlerde. Kilonuza göre günde 2,5-3 litre ( en az 7-8 bardak olmak üzere) su içmeniz kritik. Her yemekten önce 1-2 bardak şart. Aralarda da mutlaka için. Toksinlerden arınmak için su mucize. Bunu söylemek ayıp olacak belki ama içtiğinizle boşalttığınız su aynı renk olduğunca işe yaramış demektir :) Yine bitki çayları -yeşil çay, beyaz çayın da çok faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Benim alerjim var ama tarçın da metobolizmada şeker regülasyonu açısından gerçekten olumlu etkiler yapıyor(muş) ama ben dediğim gibi pek kullanamadım :/ Mutlaka diyetisyeninize danışarak siyah çayın yanısıra bitki çaylarını da tüketin. Su konusunda bir istisna var burada: O da alkol... Diyetteyken mümkün olduğunca almayın. Hatta mümkünse mayalı olanları bira, şarap hiç almayın. Ben neredeyse - tatil kaçamağı dışında- hiç içmedim. Oldu da içtiniz asla sonrasında tatlı ya da meyve tüketmeyin. Alkolün kalorisinden çok bendeki etkisi insülin direncim olduğundan ertesi gün daha çok yeme hissiyatı yaratmasıydı. Tehlike burada!

- Günde en az 10.000 adım!/ Her ne kadar yediğimize, içtiğimize dikkat etsek de masa başı çalışanları için maalesef bu yetmiyor. Düzenli spor değil düzenli yürüyüş şart! İhtiyacınız olan bir rahat - spor ayakkabı, 1 akıllı telefon ve 1 adım uygulaması... Spor salonuna gidip, çok komplike aletlerle çalışmanıza gerek yok. Hiç olmadı mı? Şirkette, sitenin içinde yürüyün, metroda "yürümeyen merdiven"leri kullanın. Servisten 2 durak önce inin. Bunlar çok klasik gibi gelse de gerçekten işe yarıyor. Günde en az 10.000 adım ile çok daha dinamik hissederken zayıflayacaksınız. Daha iyi hissettiğinizi benim yöntemimle test edebilirsiniz: Eğer sabahları servise koşarken, metrodan hızla inerken nefes nefese daha az kalıyorsanız anlayın ki gelişme var :) Her gün daha iyi olacak. Hadi hafta içi 10K adımı tamamlayamadığım zamanlar oluyordu. Haftasonları ne güne duruyor? Çıkın, yürüyün, yağmur, soğuk demeden, sıkı giyinin yeter! İyi bir yürüyüş arkadaşını ve/veya en sevdiğiniz müzikleri sahil kenarı yürüyüşlerinize eklerseniz zinde olmanın kaymaklısı... İsteyene Belgrad Ormanı, Yıldız Parkı da gani gani...( Hala :))

- Üşenme, erteleme, vazgeçme/ Dİyelim ki arada kaçırdınız. İnsan hali oluyor. Hiç sorun değil; sakın bırakmayın. 1 günde kilo almazsınız ama 2 gün üst üste yaparsınız alırsınız. İpun ucu bir kaçarsa emeklerinize yazık! Hemen en hafif hissedebileceğiniz yiyecekler tüketin ( örn benim için güne meyvelı yoğurt, ananas ile başlamak), bol bol su için, bol bol sebze yiyin bir kaç gün :) Göreceksiniz ki tartı size yeniden gülümseyecek.

- Başlamak bitirmenin yarısı/ Her beden özeldir ve farklıdır. Bunlar tamamen benim kişisel düşünce ve deneyimlerim. Duygularınızın önderliğinde bilimsel yollardan ayrılmadan bedeniniz ve ruhunuz nasıl istiyorsa öyle yapın, zayıflayın, mutlu olun!

Sağlıklı ve kaybettiğinizin sadece kilolar olduğu ( isteyenler için :) harika bir 2015 olsun!

İyi Yıllar,

Pelin

No comments:

Post a Comment